MARMARA BÖLGESİNDE ÇIKARILAN MADENLER
Ülkemizin en önemli bölgelerinden biri
olan, geçiş özelliği de taşıyan Marmara Bölgesi’nde pek çok yeraltı kaynağı
bulunmaktadır. Bunların bir kısmı rezerv bakımından oldukça zengindir. Bir
kısmı da yeterince önemli değildir. Ancak yine de Marmara Bölgesi için yeraltı
kaynaklarında çeşitlilik olduğunu söyleyebiliriz. Bunların önemli olanları
hakkında bilgi verecek olursak;
VOLFRAM:
Molibdene benzer. Madenlerin bόyόk hύzla
iώlenmesinde kesici takύm olarak kullanύlan ηok sert bir maddedir. Tungsten
denilen bir madenin ve elektronik cihazlarda ve kimyasallarda kullanύlύr.
Bursa’da Uludaπ’da ηύkarύlύr.
Bursa Uludağ Volfram Madeni
Türkiye’nin kuzeybatısındaki Bursa ili merkezinin güneydoğusunda ve 2487m
yükseltili Uludağ batı zirvesinin 600m kadar kuzey doğusunda
bulunmaktadır.
Tarihçesi:
1950- M.T.A.
Enstitüsü tarafından ilk defa tespit edilen mostra bölgesinde arama ve
değerlendirme çalışmalarına başlandı.
1954- Yapılan çalışmalardan elde edilen ve verilere
dayanılarak yatağın jeolojisi, mineralojisi,
tenör ve rezervi hakkında raporlar yazıldı, ilk fizibilite ve işletme
projesi hazırlandı.
1961- Maden sahasının ruhsatı M.T.A. Enstitüsünden
Etibank’a devredildi.
1966-Etibank tarafından M.T.A. Enstitüsünün çalışmalarına
ek olarak yüzey sondajları yapıldı.
1968-Maden yatağının işletilmesine karar verilerek
hazırlık galerilerinin açılmasına başlandı. Bir Alman firmasıyla çalışılmaya
başlandı.
1973- Aynı firma denetiminde konsantratörün montajı
yapıldı.
1977- Yine aynı firmanın denetiminde konsantratörün yaş
ve kuru devrelerinin deneme çalışmalarına başlandı.
1977-Ekim-Daha önce yabancı firmalarla işbirliği halinde
yapılan çalışmalardan olumlu sonuç alınamaması üzerine; başka bir Alman
firmasıyla ile antlaşma yapılarak gerek konsantratörde gerekse madende birlikte
çalışmaya başlandı.
1978-Ağustos tarihinden itibaren yeni bir organizasyon
ile işlerin tümünün kendi elemanları tarafından yürütülmesine karar verilerek;
madende kazı yöntemi değiştirildi. Konsantratörde yeni makine seçimleri
yapılarak monte edildi ve önemli sayılacak aşamalar yapıldı.
Jeoloji:
Uludağ Massifi
Türkiye’nin en eski massiflerinden biridir. Massifin çatısını, Granitik ve
ultrabazik intruzyonlarla beslenmiş kristalin şistler ile bunların etrafında
fliş karakterinde ve üst kısımları permien kireç taşları içeren kenar
tormasyonları oluşturur. Massifin yapı elemanları şöyle sıralanabilir;
1- Kristalin
şistleri
2- Metamorfik
olmayan seriler
3- Permiyen
kireç taşları
4- Neojen
kuaterner
5- Granit
batoliti
6- Skarn
kayaçları
BOR:
Bor
mineralleri genellikle Na, Ca, Mg gibi alkali ve toprak alkali metallerle
birleşmiş hidratlı boratlar olarak bulunurlar. Bileşimlerinde bulunan
metallerin oranlarına, ihtiva ettikleri su miktarına ve kristal yapılarına göre
isimler alırlar. En fazla kullanılan üç bor minerali Tinkal, Üleksit(Türkiye,
A.B.D. ve Arjantin’de bulunurlar) ve Kolemanit(Türkiye ve A.B.D. de
bulunur)’tir.
έmalat sanayinde en ηok faydalanύlan ara
kimyasal maddelerden sayύlmaktadύr. Kullanύldύπύ ώekle ve miktara baπlύ olarak,
bor mineralleri birbirine zύt gφrόnen ηeώitli maksatlarύn gerηekleώmesinde
faydalύ olmaktadύr; mesela, hem patlayύcύ maddelerde, hem ateώe dayanύklύ
maddeler yapύmύnda ve hem gόbrelerde, hem de otlarύn temizlenmesinde
kullanύlabilmektedir.
Yύlda yaklaώύk 2.000.000 ton ηύkartύlύr. Bor
mineralleri, jet ve roket yakύtύ, cam, cam yόnό, fiberglas, izolasyon
maddeleri, metalürji, kozmetik(şampuan), sabun,ateşe dayanıklı
maddeler, suni gübre, porselen, emaye, deterjan, tekstil boyalarύ yapύmύ, ilaη ve kimya
sanayisi ile fotoπrafηύlύkta kullanύlύr. Baώlύca yataklarύmύz Ege ve
Marmara bφlgelerindedir. Marmara
bölgesinde; Kestelek (Bursa)(Ana cevher kolemanit), ve Bigadiç’te
(Balıkesir) (Ana cevher kolemanit ve üleksit) çıkarılır. Dünyada ise
Amerika, Arjantin, Şili, Çin, Rusya gibi ülkeler de bor üretir.
Tarihçesi:
Yurdumuzda bor
cevherinin varlığının belirlenmesi Romalılara kadar uzanır. 1950 yılına kadar
bor üretimi ve ihracatı yabancı(İngiliz + İtalyan + Fransız) şirketlerin elinde
kalmıştır. Bu şirketler tarafından rezerv küçük gösterilmiş ve
Türkiye’nin bor piyasasına rakip olarak girmesi engellenmiştir.
1978 yılı
öncesinde, özel sektör Emet, Bigadiç ve Kestelek’teki sahalarında önemli bir
yatırıma girişmeden ürettiği iyi kalite cevheri düşük fiyatla sattığından
Türkiye dünya bor pazarında hakettiği yeri, alamamıştır. Ulusal maden
politikamızdaki düzensizlik ve karasızlık nedeniyle dış piyasalarda kendi bor
ürünlerimize ihraç ettiğimiz cevherlerimizle rakip olunmuştur.
1979 yılında
bütün bor sahaları Etibank’a devredilmiştir ve bu sayede maden ihracatımız
içerisinde bor cevherinin payı %50 seviyesine yükselmiştir.
Dünya üretim kapasitesinin yaklaşık %35’ini ülkemiz,
%45’ini ise ABD gerçekleştirmektedir. Parasal olarak %23’ü ülkemize, %65-70’i
ise ABD’ye aittir
KROM:
Bazύ alaώύmlarύn elde edilmesinde kullanύlan
ve koruyucu kaplama maddesi olarak da yararlanύlan, oksitlenmeyen, mavi
pύrύltύlarύ olan bir metaldir.1600 C’ de ergir. Ηok serttir, kimyasal
etkenlerle aώύnmaz, φzellikle havada oksitlenmez ve parlaklύπύnύ korur. Yόksek
sύcaklύkta, oksijen ve klorda yanabilir. Sύcaπa dayanύklύ ηeliklerde, alaώύm
ηeliklerinde, sόper alaώύmlarda, diώηilik alaώύmlarύnda ve yόnlerin boyanmasύnda
kullanύlύr. Krom, yόne soluk bir renk verse de, ύώύπa, sόrtόnmeye, yύkamaya,
asit ve alkalilere karώύ ηok dayanύklύdύr. Harmancık(Bursa),
Guleman(Elazığ), Fethiye(Denizli), Eskişehir, Kayseri, Adana, İçel, Koğdağ(Doğu
Anadolu), İskenderun ve Kahramanmaraş’ta
çıkarılır.
Tarihçesi:
Türkiye’de
krom cevheri Sibirya’da bulunuşundan(1762) 86 yıl sonra Bursa yakınlarından
bulundu ve işletilmeğe başlandı(1848). Kısa bir süre sonra, Türkiye’nin krom
üretimi dünyanın krom üretiminin %60’ına yükseldi.
Türkiye’de çıkarılan kromun dünya
piyasalarında ilgi görmesi üzerine yeni yataklar arayan yabancı firmalar,
Fethiye yakınlarında yeni bir damar ortaya çıkararak işlemeğe
başladılar.(1927); buradan 80.000t maden elde edildi. Türkiye’deki krom
yataklarının bol, fakat 80-100 bin tonluk dağınık rezervler halinde olduğu
anlaşılarak araştırma alanları genişletildi. MTA tarafından doğuda Guleman
yatakları bulundu(1935). Böylece üretim ve buna paralel olarak da ihracat
arttı. 1953’te Güney Amerika’da zengin krom cevheri bulunması fiyatları
etkiledi. Türk kromunun başlıca alıcısı olan ABD, ihtiyacını buradan
karşılamaya başlayınca Türkiye’de krom üretimi duraklama hatta gerileme
dönemine girdi. 1957’de fiyatlarda meydana gelen yükselme, Türkiye’nin krom
ihracatını arttırdıysa da eski seviyeye çıkaramadı; çünkü başka ülkelerde
üretim seviyesini hızla ayarlamış bulunuyordu. 1964’te üretime yeniden hız
verildi. Bu dönemde ihracat 571.000 tona kadar yükseldi (1965) ve daha sonraki
yıllarda bu miktar aynen korundu. XIX. yy. ortalarından başlayarak Türkiye’nin
başlıca ihracat malları arasına giren krom MTA’nın sürekli arama çalışmaları
sonucu 1.200 yerde tespit edildi. Bu yatakların toplandığı illerden Marmara
Bölgesinde olanlar; Balıkesir, Bilecik, Bursa ve Çanakkale’dir.
Araştırmalar sonunda, Türkiye’nin krom
rezervlerinin yaklaşık olarak 60-100 milyon tonu bulduğu, bunun 25 milyon
tonunun yüksek, 35 milyon tonunun da düşük tenörlü olduğu tespit edildi.
Türkiye’de krom üretimi hem devler hem de
özel sektör tarafından yapılır. Üretimde devletin payı %25’tir.
Bir yılda çıkarılan, yaklaşık olarak 2
milyon ton değerindeki cevherin yalnız üçte biri krom üretiminde (ferro krom,
özel çelik ve dökme demirler) kullanılır. Cevherin büyük bir kısmı, kimya
sanayinde (krom sarısı, kromatlar) ve madeni fırça parçalarının yapımında
kullanılır.
MANGANEZ:
Demirle benzerlikler gφsteren ve daha ηok alaώύm
halinde yararlanύlan bir madendir. Manganez maden halinde kullanύlmaz. Demirli
ve bakύrlύ alaώύmlarύn yapύmύnda,kuru pillerde, dφkme demirin yόksek fύrύnda
kόkόrdόnό gidermek iηin kullanύlύr. Denizli’ de, Tekirdaπ’da, Artvin’in Ardanuη
ilηesinde ve Erzurum’ da ηύkarύlύr.
Türkiye’de XIX. Yüzyılın başından beri
manganez üretilmekte ve ihracatı yapılmaktadır. Çoğu küçük rezervli ve ülkenin
çeşitli bölgelerine dağılmış olan yatakların başlıcaları: Tefenni-Taşpınar,
Kemaliye-Dili, Çatalca-Silivri, Sivas-Hafik, Ceyhan-Dokuztekne, Tosya-Sekiler, Balıkesir-Mezitler,
Muğla-Köyceğiz, Denizli-Tavas, Yozgat, Afyonkarahisar ve Trabzon’da bulunur.
Çıkarılan ham cevherin tenörü %35-45 civarındadır. Bu oran bazı bölgelerde %50
ye kadar yükselir. Türkiye’de manganez üretimi genel olarak artar ve bunun
büyük bir bölümü ihraç edilir.
MERMER:
Kalker ve dolomitik kalkerlerin ύsύ ve basύnη
altύnda baώkalaώύma uπrayarak kristalleώmesi sonucu oluώan bir metamorfik
kayaηtύr. Kimyasal bileώimlerinde bόyόk oranda kalsiyum karbonat, daha dόώόk
oranda da magnezyum karbonat olan bu gerηek (klasik) mermerler kalsit
kristallerinden oluώmuώtur. Ticari anlamda ise; parlatύldύπύ zaman iyi cila
kabul ederek gφze hoώ gφrόnen her tόrlό kayaη (kalker, traverten, granit,
siyenit, serpantin, diabaz, vs... gibi sert ve kalker mermerleri) mermer terimi
iηerisinde kabul edilir. έnώaat sektφrόnde hammadde olarak kullanύlύr. Ayrύca
heykelcilikte, yapύlarύ iηinde(dφώeme taώlarύ, basamak,
kaplama, şömine), ve dışında(cephe kaplamaları), ev içi döşemelerinde (mobilya
eşyası, mobilya altlıkları, radyatör tablaları, banyo dekorasyonu), dini
sanatlarda ve anıt mezarlarda kullanılır.
Marmara Adası’nda, Bilecik’te ve
Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde çıkarılır.
Türkiye eski dünya toprakları üzerinde yer
aldığından mermer bakımından çok zengindir. Hatta Türkiye’nin her yerinde
mermere rastlamak mümkündür. Türkiye mermerleri dörde ayrılır;
1- Adi
mermerler
2- Oniksler(akik)
3- Pamuktaşları
4- Diyabazlar
LİNYİT:
Oluώumu maden kφmόrόnden daha yeni, kalorisi
daha dόώόktόr. Linyit yataklarύ yeryόzόne yakύn olduπundan kolayca iώlenebilir.
Uzaklara taώύnmasύ hem maliyeti arttύrύr, hem de kolayca ufalandύπύ iηin deπerini
dόώόrόr. Bu bakύmdan linyit, genellikle ηύkarύldύπύ yerlerdeki sanayi tesisleri
ile konutlarda tόketilir.
En φnemli yataklar; Beypazarύ(Ankara),
Tunηbilek ve Tavώanlύ(Kόtahya), Soma(Manisa), Elbistan(Kahramanmaraώ),
Menteώler(Bolu), Dodurga(Ηorum), Biga-Çan,Trakya, Bursa ve İstanbul’da da
bulunur. Rezervi fazla olan yerlerde termik santrallar kurularak elektrik
enerjisi elde edilmektedir. Bunlar Tunηbilek, Seyitφmer, Soma, Yataπan,
Yenikφy, Afώin-Elbistan, Sivas-Kangal, Bingφl-Karlύova ve Ηayύrhan
santralleridir.
άlkemizde esas olarak ύsύnma ihtiyacύnύ gidermede kullanύlan linyit;
bόyόk miktarda ηύkarύlmaktadύr.
άretim son yirmi katύna ηύkmύώtύr.
Tόrkiye’de, su gόcόnden sonra, elektrik enerjisi όretiminde linyit, ikinci sύrayύ
almaktadύr.
Linyitin oluşum süreci taşkömürününkine
benzer; linyit, bataklardaki bitki kalıntılarının bozuşması, sonra da yavaş
yavaş alüvyon çökeltileriyle örtülmesi
sonucu oluşur. Taşkömürü yataklarının büyük kısmı Birinci zamandan kalmaktadır;
oysa linyit yatakları, genellikle çok daha yenidir(İkinci veya Üçüncü zaman).
Bitki kalıntılarını kömüre dönüştüren fiziko kimyasal olayların gerekli etkime
süresi, taşkömürü için uzun, linyit için çok daha kısadır. Linyitin birçok
çeşidi olmakla birlikte hepsinin ortak özelliği bileşimlerinde yüksek oranda su
ve uçucu maddeler bulunmasıdır. Isı değerleri 7000 kaloriye ulaşmaz. Genellikle
bir ton linyitin 0,3 ton taşkömürüyle eşdeğerli olduğu kabul edilir. Bu
özellikleri, birçok linyit yatağının neden işletilemediğini ve hala bazı
ülkelerde linyit rezervlerinin neden değerlendirilemediğini açıklar. Dünyadaki
linyit rezervlerinin yaklaşık olarak 1700 milyar ton olduğu sanılmaktadır.
Bununla birlikte, yatakların az derinde
oluşu ve üzerlerindeki katmanların kolayca kaldırılabilmesi, linyit
yataklarının açık havada iletilmesine olanak verir. Bu şartlar taşkömürüne
oranla linyitin maliyetini düşürür ve iktisadi alanda linyit üretimini çekici
hale getirir. Ayrıca termik santrallarda linyitten yararlanılması ucuza
iletilebilen bir enerjinin üretilmesini sağlar. Uçucu madde bakımından zengin
olması, linyitin kimya sanayinin başlıca hammaddesi haline gelmesini
sağlamıştır. Nihayet yeni teknik buluşlar, linyitten kok kömürü yapmak ve dökme
demir sanayinde linyitten yararlanmak imkanını yarattı.
Sayısız yatağa rağmen ABD ve Kanada’da
linyit üretimi ikinci planda kalır. Dünya rezervinin %5’ine sahip olan Almanya,
linyit üretiminde açık farkla birinciliği korur.
Türkiye’de rezerv olarak fazla miktarda
linyit vardır. MTA’nın yaptığı çalışmalar sonunda, 56 ilde linyit yatakları
tespit edildi. Bu rezervlerde toplam olarak 847milyon ton linyit bulunduğu
tespit edildi.
Linyit kömürlerinin %75’e yakın kısmı,
özel sektör tarafından işletilir. Elde edilen kömürün büyük bir kısmı sanayide,
geri kalanı da şehirlerde ısınma maddesi olarak kullanılır.
DOĞAL GAZ:
Doπal gaz; yer altύnda oluώmuώ; ηeώitli
gazlarύn bir karύώύmύdύr. Bu karύώύmύn bόyόk bir bφlόmόnό metan gazύ oluώturur.
Genellikle yakύt olarak kullanύlan doπal gaz, aynύ zamanda petro-kimya
sanayinin φnemli bir ham maddesidir. Yer altύndaki gφzeneklerde ve bόyόk
boώluklarda (galerilerde) bulunan doπal gaz yataklarύ, 9 bin
metre derinliπe kadar bulunup iώletilebilmektedir. Yόksek basύnη altύnda
borularla uzak
mesafelere gφnderilebilme ya da
sύvύlaώtύrύlύp gemilerle taώύnabilme φzelliπi nedeniyle, doπal gaz kullanύmύ
oldukηa yaygύnlaώmύώtύr. Nakli ucuz kullanύmύ kolay olduπundan ve hava
kirliliπini bόyόk φlηόde azalttύπύndan; ύsύnmada ve mutfak iώlerinde doπal gaz
tercih edilmektedir.
Tόrkiye’de yataklarύn aranmasύna ηok yakύn
zamanlarda baώlanmύώ ve ηeώitli yerlerde doπal gaz yataklarύnύn varlύπύ tespit
edilmiώtir. Bunlarύn iηinde en φnemlisi Kύrklareli’ndeki yataklardύr. Halen,
Gόneydoπu Anadolu’da, Trakya’da(Hamitabat), Batύ Toroslar ve
Batύ Karadeniz bφlόmόnde doπal gaz arama ηalύώmalarύ devam etmektedir.
Tόrkiye’de rezervler kύsύtlύ olduπu iηin Rusya ve Tόrkmenistan ile
antlaώmalar imzalandύ.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder